- 8/17/2024 1:13 PM
İslam coğrafyasında her gün yeni bir katliam haberiyle uyanmaktayız. Mısırın acılarını daha unutmamışken bir de Suriye’den kimyasal katliamı haberleri geldi. Yine sivillere yönelik saldırı, yine üstü üste yığılmış kadın ve çocuk cesetleri, yine annelerin feryatları ve çocukların çığlıkları… Yine bir Hama, yine bir Rabia Meydanı ve yine bir Halepçe…
Bizler,
âlimler Cemiyeti olarak Şam kırsalında kimyasal zehirlerle
gerçekleştirilen katliamı nefretle telin ediyor, faillerinin ve
müsebbiplerinin daha beteriyle cezalandırılmasını Kahhar ve Cebbar olan
rabbimizden niyaz ediyoruz.Katliamda şehadet mertebesine yükselenlere
cenneti alaya uçmalarını, yaralılar için Şafi olan rabbimizden hayırlı
şifalar dilerken kederli yakınlarına ve tüm yaralı ümmete sabrı cemil
diliyoruz.
Artık
Müslümanlar bunun kimler tarafından işlendiğine bakmaktan ziyade, bunun
üretimini ve piyasaya sürümünü gerçekleştirenlere bakmalı ve ilkin
onların yüzüne tükürmelidirler. Ne kadar vahşice insan öldürme
teknikleri ve aletleri varsa hep batılıların ürünü ve icatlarıdır.
Dolayısıyla bu katliamlardan birinci derecede onlar sorumlu ve onlar
insanlık suçu işlemekle yargılanmalıdırlar.
İslam
hukukundakatliama neden olacak kimyasal silahların kullanılması yasak
olduğu gibi, üretilmesi ve satılması da yasaktır. Sebep olan da aynen
fail gibi suçludur.İslam’da savaşın da bir hukuku vardır. Her ne şekilde
ve ne şartlarda olursa olsun savaşamayan kadın çocuk, yaşlı ve hasta
gibi masum insanların katli haramdır, insanlık suçudur. Hele uykudayken
gafil şekilde insanları katletmek çok daha katmerli bir haramdır.
Efendimiz aleyhissalatu vesselam, bu şekilde insan öldürmeyi ve ölü
cesedi üzerinde oynamayı kati bir şekilde nehir etmiş ve yapanları
lanetlemiştir.
Bu
itibarla toplu öldürmelere neden olacak silahları, silahın üreticisi,
satıcısı ve kullanıcısının hepsini lanetliyoruz.Lanet olsun dünya
emperyalizmine. Lanet olsun evrensel insan hakları dedikleri sözleşmeye.
Lanet olsun kirli oyun demokrasiye. Lanet olsun bugünün firavunlarına
Karunlarına ve belamlarına...
İslam’ın yükselişini hazmedemeyen batı emperyalizmi, yerli işbirlikçiler vasıtasıyla tüm savaşlarını İslam coğrafyasına kaydırmış ve tüm yeni silahlarını Müslümanlar üzerinde deneme yolunu seçmiştir. Artık haçlı ordularını göndermeye gerek kalmamıştır. Çünkü gönüllü olarak emirlerini fazlasıyla yerine getirecek kuklaları vardır, Sisi’leri vardır, Beşşar’ları vardır ve kralcükları vardır. Ama Müslümanların da Rableri vardır. “zalimler yakında nasıl bir inkılapla devrilip gideceklerini öğreneceklerdir.”