- 11/20/2025 12:27 PM
- DİYARBAKIR
Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA) olarak düzenlediğimiz, Kürdistan Bölgesi başta olmak üzere, dünyanın farklı coğrafyalarından alim ve akademisyenlerin katıldığı 10'uncu Alimler Buluşması Diyarbakır'da 3’üncü oturumuyla devam etti.
Yemenli Alim Dr. Abdullah Zindani, konuşmasında hem ilmi hem yetiştirme yöntemlerinin günümüzde yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirterek, "İlk olarak insanların kalbine imanı yerleştirmek zorundayız. Bu iman da akideyi yerleştirmekle olur, akideyi güçlendirmek ile olur. Bu akide sadece başkasını tekfir etmek üzere inşa edilen bir akide değildir. Ya da sadece kardeşlerimizin hatalarını, yanlışlarını takip edeceğimiz bir akide değildir." dedi.
Zindani, "Dolayısıyla doğru akide; beni düşman karşısında güçlendiren akidedir, Mümini izzetlendiren bir akidedir. Mümin üç yer hariç her yerde izzetlidir. Birinci yer Allah karşısında mümin zelildir. İkinci konum ise mümin kardeşi karşısında yine zelildir. Çünkü mümin; kafire karşı izzetli, kardeşine karşı yumuşaktır. Aynı şekilde mümin anne babasının karşısında da izzet sahibi olamaz. Ama bunların haricindeki bütün herkese karşı mümin izzetlidir." diye konuştu.
Günümüzdeki inançsızlığa karşı gençlere yaklaşım yöntemlerini anlatan Zindani, şunları kaydetti:
"Üç soruya cevap vermek zorundayız;
Birincisi; sen yaratılmış mısın, yaratılmamış mısın? Dolayısıyla bugün çocuklarımızın çoğunun maalesef ateizme kaydığını görüyoruz. 'Allahsız' bir inanca yöneldiğini görüyoruz. Dolayısıyla ilk olarak Allah tarafından yaratıldığını ve Allah tarafından gözetildiğini, Allah'ın onlara göz, kulak, akıl verdiğini onlara izah etmek zorundayız. Onların mahluk olduğunu belirtmek zorundayız.
İkinci sorumuz ise, eğer ki sen mahluk isen seni yaratan kimdir? Yaratılmış isen seni yaratan kimdir? Bu soruya cevap vermek durumundayız. O bilimsel, ilimi delillerle yaratıcısını bilmek zorundadır.
Daha sonraki son sorumuz ise Allah-u Teala bizden ne istemektedir? 'Seni yaratan bir Allah varsa senden ne istemektedir?' sorusuna cevap vermek durumundayız. Dolayısıyla bu konuda da iman ve akîdenin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Eğer ki iman ve akîde tek başına yeterli olsaydı, iblis de şeytan da iman ve akîde sahibiydi. Dolayısıyla iman ve akidenin hem dil olarak hem vücut azaları olarak gerektirmiş olduğu birtakım ameller vardır. 'Din nasihattir' kaidesine binaen ben de bunları size hatırlatıyorum. İlki olarak kendi nefislerimizi, kendi şahıslarımızı gözden geçirmek zorundayız."

