Yazar Ömer Abdulaziz: Evlatlarımızı, Batının Ürünlerini Destekleyen Tüketiciler Olmaktan Çıkartmalıyız
- 8/29/2024 11:01 AM
- DİYARBAKIR
Araştırmacı Yazar Ömer Abdulaziz, Alimler Buluşması'nda yaptığı konuşmada, "Evlatlarımızı, Batının ürünlerini destekleyen tüketiciler olmaktan çıkartıp, zayıflık ve kalite azlığına rağmen yerel üretime ve yerli sanayiye dayanan üreticiler kılmak için halkların bilinçlendirilmesi için çalışmalıyız." dedi.
Programın ikinci oturumunda Araştırmacı Yazar Ömer Abdulaziz, “İslami Uyanışa Rehberlik Etmenin Önemi” konulu bir sunum yaptı.
Osmanlı Halifeliğinin yıkılmasıyla birlikte, sömürgeci devletlerin egemen olmasının beraberinde İslami uyanış olgusunu getirdiğini belirten Abdulaziz, yenilikçi ve reformcu Müslümanların bu olgu kapsamında harekete geçtiğini ifade etti.
“İslami uyanışının önündeki engeller”
İslami uyanışının önündeki iç engellere dikkat çeken Abdulaziz, "İç engellerinin başında fikirsel düzlemdeki engeller öne çıkıyor. Dinde aşırılık modelleri, fikirsel radikalleşmeler, karmaşık anlayışların hâkim olması; 'savaş-cihad', 'velayet-masumiyet' ve 'savaş halindeki ve anlaşmalı gayrı Müslimlerle olan muamele' olgularında olduğu gibi bazı şer’i hükümlerin birbirine karıştırılması fikirsel engellerden bazılarıdır." dedi.
Bir diğer engelin siyasi alanda kendini gösterdiğini ifade eden Abdulaziz, "Güncel konular hakkında siyasi bir görüşün olmaması nedeniyle bir meydan okumayla karşı karşıyayız. Etnik sorun ve meseleler, Gayrı Müslim azınlıklar ve bunlarla olan ilişki, yenilik ve küreselleşme dalgaları, şiddetli basın, teknoloji, iletişim ve diğer devrimlerin tehlikeleri bunlara örnek olarak verilebilir." diye konuştu.
Ahlak ve eğitim alanında yaşanan engellere de işaret eden Abdulaziz, asil İslami tavırların gerilediğini, yüce fazilet ve ahlakın çöktüğünü, şekilciliğin özlere ve içeriklere, görünüşün de niyet ve maksatlara hâkim olduğunu kaydetti.
Sosyo-kültürel düzlemde ise toplumsal gelenekler ve İslami değerler arasında karmaşa oluştuğunu, geleneklere dini bir renk vermek için gerekçesiz tevillere sığınıldığını ifade eden Abdulaziz, "Özellikle de kadın, sanat ve toplumsal örflerle muamele konusunda ilmi bir dayanak ve şeri bir inceleme olmaksızın “seddi zera’i” kaidesine çokça sığınma sorunumuz var." diye konuştu.
Yönetimsel alandaki engellere işaret eden Abdulaziz, "Birçok işte, istenen ehilliğin azlığı, birçok idari alanda şer’in emrettiği ve Hanif İslam’ın bize öğrettiği güzel iş çıkarmanın ve kalitenin eksikliği, enerjinin kullanımında hemen hemen tümüyle yanlışlığı hatta temelden bu enerjinin tanımlanmasının ve keşfedilmesinin yokluğu sorunu var. İslami halklarımıza- bu asırda- hâkim olan şey bireysel yeterlilik, disiplin ve kurumsallık ruhunun olmayışıdır. Buna ek olarak beyin göçü ve yüksek diploma sahiplerinin başta Avrupa olmak üzere kolonyal devletlerde kalması sonucu yenilik gücünün dünya çapında dağınık ve parçalanmış olması sorunumuz mevcut."
Çözüm önerileri
Abdulaziz, dış engellerden de birkaç örnek sayarak şu çözüm önerilerinde bulundu:
"Allah Teala’nın 'Ümmetiniz tek bir ümmettir' ve 'İhtilaf edenler ve ayrılığa düşenler gibi olmayın' ayetine göre birlikle emrolunmuşuz. Ayrılık ve ihtilaftan nehiy edilmişiz. Kur'an'da 'İnsanlar içinde çıkarılmış en hayırlı ümmet' tanımı var. Başkalarının sahip olmadığı imkan, nimet ve potansiyel enerjiye sahibiz. Müslümanlar Allah’ın rahmetinden umut kesmemekle emrolunmuş. Dolayısıyla çözüm yollarından bahsetmek, hatta hızlı bir şekilde bulmaya çalışmak gerekir.
Öte yandan tüm konulardaki yakın fikirlerin birleştirilmesi için fıkhi ve hizbi taassuptan, grupçu ve fırkacı eğilimlerden uzak, toplu bir çaba ve ihtilafları bir yana bırakıp ortaklıklar ve değişmezler üzerine toplanmaya çalışmak gerekmektedir.
Bunun için de işaret ettiğimiz alana hizmet edecek en iyi pratik projelerin, en iyi seçenek ve senaryoların sunulabilmesi için olumlu anlamda bir rekabetin oluşturulması gerekmektedir.
Ayrıca yenilik, modernleşme ve çağdaş içtihat ruhunun ihya edilmesi, eğitim, öğretim, siyasi projeler, davet konuşmaları, şer’i çalışmalar, çağdaş fıkhın oluşturulması, modern gelişme metotları ve bunun dışındaki tüm alanlarda geliştirici programların ortaya konması için ciddi bir şekilde düşünülmesi gerekmektedir.
İslami uyanışın yönlendirilmesi için ister fertler bazında ister de önder ve liderler bazında -fikirsel, eğitsel ve davranışsal olarak- ya da program, proje, kurum ve yönetmelik bazında hızlı bir şekilde çalışılması gerekmektedir.
Gelecekte toplu şura otoritesi oluşturmak için bir adım olarak İslami akım ve güçler arasında koordine amaçlı uluslararası mekanizma oluşturmaya hazırlık yapmak gerekmektedir.
İslam’a davetteki üslupları ve döneme uyan geliştirmeler gerektiren metotları Allah Teala’nın 'onlara durumları hakkında beliğ söz söyle', 'Rabbinin yoluna hikmet ve güzel söz ile çağır. En güzel yolla onlarla tartış', 'İnsanlara güzel söz söyleyin' ve 'Kullarıma söyle en güzel sözü söylesinler' emirlerini yerine getirmek için ciddi bir şekilde ele almak gerekmektedir.
Tekrar İslam şeriatının kendisiyle bilindiği gerçekçilik, rabbanilik, kolaylaştırıcılık, müjdeleme ve hoşgörünün alamet ve özelliklerine ilmi güvenilirlik kazandırmak için çalışılması gerekir. Ve her türlü nefret, zorlaştırma, ağırlaştırma, fanatizm, aşırılık, inatçılık, diretme, ırkçılık, mezhepçilik, hizipçilik ve diğer söylem ve yöntemlerin yasaklanmalıdır.
Uluslararası fikri ve fıkhi müesseselerin Birleşmiş Milletler gibi kapsamlı bir mekanizma altına indirgenmesi ile İslami güçlerin bir araya getirilmesi gerekir. Güç ve yönelimler arasında buluşma ve anlaşma köprüleri kurmak için 'Uluslararası Alimler Birliği', 'Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu' ve 'Uluslararası Müslüman Parlamenterler Birliği' gibi şükrana değer ilk çabalar gibi 'İslami Kurultay' ya da 'Arap Üniversitesi' gibi kurumlar kurulmalı. Bununla birçok imkân elde edilmiş, bütünlük sağlanmış ve bakış açıları birbirine yakınlaştırılmış olacak.
Evlatlarımızı, Batının ürünlerini destekleyen tüketiciler olmaktan çıkartıp, zayıflık ve kalite azlığına rağmen yerel üretime ve yerli sanayiye dayanan üreticiler kılmak için halkların bilinçlendirilmesi için çalışmalıyız. Bunun da tarım ve ilkel de olsa yerli sanayi projelerinin desteklenmesiyle eş zamanlı olması gerekiyor.
Fikirsel, kültürel ve ekonomik globalleşmenin olumsuz yanlarının basın-yayın araçları, hutbeler, vaazlar ve yazılar yoluyla açığa vurulması gerekiyor.
Bununla birlikte dini, ahlaki ve kültürel kimliğin ve yüce değerlerin korunmasının gerekliliğini vurgulamalı, İslam medeniyeti tarihinin, halklarının ve başarılarının parlak yönlerini öne çıkarmalıyız.
Medya kuruluşlarını, gençleri, öğrencileri, kadınları, akademisyenleri, vaizleri, siyasetçileri ve parlamenterleri desteklemeli ve yukarıda belirtilen görevleri yerine getirmelerinde üzerlerine düşen rolü oynamalarına olanak sağlamalıyız.
Siyasilerin, kurumların ve yasama organlarının, geleneksel anayasaları değiştirmek, onlardan ilham alan yasa ve öğretileri çağın verilerine ve dönemin gereklerine göre değiştirmek için titizlikle çalışmaları gerekmektedir."