5'inci Âlimler Buluşması Sonuç Bildirgesi

5'inci Âlimler Buluşması Sonuç Bildirgesi
  • 8/28/2024 10:04 AM
5'inci Âlimler Buluşması Sonuç Bildirgesi

Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd u senalar olsun. Âlemlere rahmet olarak gönderdiği Hz. Muhammed Mustafa’ya, onun ehl-i beytine, ashabına ve onların yolunu sürdüren müminlere salat ve selam olsun.

Bu yıl beşincisini gerçekleştirdiğimiz buluşmamızı corona salgını sebebiyle sanal ortamda yapmak zorunda kaldık. Muhterem katılımcıların kıymetli sunumlarıyla önemli değerlendirmelerin yapıldığı toplantıda aşağıdaki hususlarda mutabık kalınmıştır.

1- Korona sonrasında dini hayat açısından iki husus dengede tutulmalıdır. Sağlık tedbirlerine dikkat edilmelidir. Ancak sağlık hassasiyetinin bir panik havası oluşturarak dini şiarları ortadan kaldırmasına müsaade edilmemelidir. Özellikle toplumsal yönü olan camide kılınan vakit namazları, Cuma namazı, Hac ve umre ziyaretleri gibi ibadetlerin sağlık tedbirlerine riayet edilerek yerine getirilmesi sağlanmalı ve bu ibadetlerin insanımızın zihin dünyasında oluşturduğu önemi kaybetmesine fırsat verilmemelidir.

2- Semavi musibetler kimi zaman imtihanın gereği olarak indiği gibi kimi zaman da yaygınlık kazanan günahlar sebebiyle iner. Özellikle herkesi etkileyen toplumsal musibetler çoğunlukla o toplumda yaygınlık ve aleniyet kazanan kötü fiiller sebebiyledir. Bu tarz genel musibetlerin günahlar sebebiyle olduğu hususunun toplum tarafından anlaşılması sağlanmalı ve bu musibetlerin atlatılması için tövbe ve istiğfarın önemi çokça anlatılmalıdır.

3- Corona salgını toplumsal hayatta da ciddi değişimlere sebep olmuştur. Bu değişimlerden bazılarının kalıcı olma ihtimali de yüksektir. Değişimleri şimdiden öngörmek ve âlimler olarak bu gidişatı doğru yönlendirmek için gerekli çabalar gösterilmelidir.

4- Corona salgını sonrasında yüz yüze iletişimin azaldığı, toplu olarak bir ortamda bulunma şansının (ya da fırsatının) son derece zayıfladığı bir döneme girmiş bulunuyoruz. Sosyal bir varlık olan insanın iletişimi kopmayacağına göre iletişim yolları da farklılaşacaktır. Değişen yeni duruma göre tebliğ metotlarını da farklılaştırmak bir zorunluluktur. Özellikle kalabalık oluşturmadan kurulacak birebir diyaloglar ve sanal âlem bu yeni dönemde tebliğ için en çok başvurulacak iki yöntem olacaktır.

5- Eğitim ve öğretim faaliyetlerinin ve bu kapsamda medrese ve tedris çalışmalarının her şart ve durumda sürdürülmesi bir zorunluluktur. İmkânlar el verdiği müddetçe sağlık tedbirlerine riayet edilerek yüz yüze eğitime devam edilmeli ancak bunun öğrenci ve müderrislerin sağlığını tehdit edeceği bir aşamaya gelmesi halinde uzaktan eğitim yoluyla eğitim sürdürülmelidir. Tedrisin kesintiye uğramaması için yüz yüze eğitimin sürdürüldüğü dönemde bir taraftan da uzaktan eğitimin alt yapısı oluşturulmalıdır. Böylece yüz yüze eğitimin mümkün olmaması halinde tedrise ara verilmeden uzaktan eğitim şeklinde devam etmesi sağlanmalıdır.

6- Corona salgını sebebiyle kimi zaman sokağa çıkma yasakları sebebiyle, kimi zaman da değişen iş koşulları sebebiyle insanlar evde daha çok vakit geçirmeye başlamışlardır. Bu vaktin doğru değerlendirilmemesi halinde evde uzun süre kalmanın ciddi sorunlar ve çatışmalar doğurması tehlikesi de mevcuttur. Bu vakitlerden doğru bir şekilde istifade edilebilmesi bu tehlikeyi bertaraf edecektir. Hem ailenin kaynaşması hem ebeveynlerin çocuklarını belli konularda eğitmesi için bu günler önemli fırsatlar sunmaktadır. Bundan istifade edilmelidir.

7- Fransa merkezli, son dönemde Batıdan gelen İslam ve Müslümanlara ve akabinde de bizzat İslam Peygamberi'(as)ne yönelik saldırıları, salt iç politika malzemesi olarak açıklamak mümkün değildir.

Bilakis ezan ve örtü yasağından başlayıp Cami katliamlarına varan, programlanmış bir sürecin uzantısıdır.

Özellikle de Ulema; İslam ve Yüce Peygamberi'(as)ni müdafaa hususunda tefrit göstermemeli, ülke idarecilerinin çıkarlarına bakmamalı, ayrıca saldırıların asıl sebebi olan batı insanının İslam'a teveccühünün artması için davet usullerini güncellemelidir.

8- Siyonistlerle "normalleşme" adı altında yapılan sözde "anlaşmalar"; bir bütün olarak Ümmetin, son dönemde karşı karşıya kaldığı en tehlikeli girişimlerdendir.

Kudüs davası Müslümanların asla ihmal ve gaflette bulunamayacağı en önemli meselemizdir.

Selahaddin-i Eyyubi'nin torunları olmakla iftihar eden bizlerin, buna herkesten ve her zamankinden daha fazla ehemmiyet vermemiz bir zorunluluktur.

Davamızın sonu alemlerin rabbi olan Allah’a hamd etmektir.

 

Bunu Paylaş: