Adana’da İslami Sivil Toplum Kuruluşlarına Verilen Ceza

Adana’da 2011 yılında İslami STK üyelerine yönelik yapılan baskınlar sonucu gözaltına alınıp haklarında dava açılan 20’den fazla kişiye çeşitli oranlarda cezalar verilen cezayı daha öncelerde de olduğu gibi yine hayretle karşıladık.Verilen cezalar sadece belli bir camiaya değil Türkiye’de İslam ve Müslümanlar adına çalışma ve hizmet yürüten her kesime verilmiştir. Söz konusu mağdurlara verilen ceza sadece şimdi ile sınırlı değil bu mazlumların mağduriyeti neredeyse yüz yıldır devam ediyor. Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte tam bir hukuk katliamı yapan Türkiye’nin yargı sitemi hala aynı ray üzerinden gitmeye devam ediyor. Müslümanların dünya ve ahiret saadeti için gece gündüz demeden çalışıp çabalayan, dünyalarını hiç çekinmeden feda eden İslami cemaat mensupları Kemalist sistemin halen mağduru… Değişen hiçbir şey yok. Hâlâ cezaevleri binlerce masuma ev sahipliği yapıyor. Hâlâ anne ve babalar çocuklarına hasret bir şekilde dünyadan göçüp gidiyorlar. Çocuklar babalarına hasret bir şekilde büyüyorlar.

Darbeci Sisi yönetiminin 64 yaşındaki Muhammed Mursi ve beraberindeki 12 kişiye verdiği 20 yıllık hapis cezası ülkede gelinen sürecin laşkalaşıp çökmeye doğru gittiğini açık bir şekilde gösteriyor. Emperyal güçler uğruna kendi halkını külliyen karşısına alacak kadar firavunlaşan bir rejimin fazla uzun ömürlü olmayacağına tarih defaatle şahitlik etmiştir. Ve daha çok şahitlik edecek gibi görünüyor. İdamlar, müebbet hapis cezaları, işkenceler, yağmalamalar derken Müslümanların içerisinde yaşadığı Mısır devleti örnek aldığı batı dünyasından daha adaletten yoksun bir hale geldi. Ülkede kendisini devlet otoritesine adayan âlim müsveddeli zavallı paralı kalem ve mühür sahiplerinin yaşanan bu kıyımdan dolayı Allah’a verecekleri hesap gününü hiç göz önünde bulundurmayacak kadar basiretten yoksun olmaları Âlimler ve Medreseler Birliği olarak bizleri hayretler içerinde bırakıyor.

Şimdi bu iki mağduriyeti göz önünde bulundurarak diyoruz ki; Çeşitli platformlarda Mısır yönetimini topa tutan hükümet yetkilileri kendi ülkelerinde yaşanan hukuk garabetini nasıl olurda görmezden gelirler. Yâda nasıl olurda bu iki durumu birbirinden ayırırlar. Bizler bu iki mağduriyetin birbirinden zerre miktarınca farklı olduğunu düşünmüyoruz. Bu mağduriyetleri yaşatan yetkilileri de kendi konumlarını bir kez daha gözden geçirip artık saflarını belli etmeye davet ediyoruz. 25 yıldan fazladır hiçbir şekilde suça bulaşmamış Müslümanların cezaevlerinde hukuksuz bir şekilde yatıyor olmaları Türkiye’de mazlumlar adına siyaset yaptığını iddia eden tüm yetkililer adına utanç veren bir tablodur.

Son olarak cezaevlerinde bulunan çocuklarına hasret bir şekilde dünyadan göç eden anne ve babalara Allah’tan rahmet, tüm Yusufilere sabırlar diliyoruz. Doğru olduğuna inandıkları dava uğruna çektikleri cefayı Allah (cc) muhakkak karşılıksız bırakmayacaktır. Ayrıca Mısır’da İslam uğruna bin bir fedakarlığa katlanan Müslüman kardeşlerimizi tekrardan selamlıyor kendilerine yüce Allah’tan sabır ve metanet diliyoruz.

Âlimler ve Medreseler Birliği

Check Also

Dr. Abdulkadir Turan: İslam Birliğinden Korktukları İçin Kürt Ulemanın Yeniden Güçlenmesini İstemiyorlar

Dr. Abdulkadir Turan, İbrahim bin Hasan el-Gorani gibi Kürt ulemanın geçmişte çok büyük İslami hizmetlerde bulunduğuna dikkat çekerek, "Nasıl ki İslam birliği yok edilmeye çalışılıyorsa Kürt ulema kimliği de öyle yok edilmek isteniyor.  İslam birliğinden korktukları için Kürt ulemanın yeniden güçlenmesini istemiyorlar." dedi.